Erkeklerde kadınlara göre daha sık görülen kolon kanseri, Avrupa’da her iki cinsiyette 3’üncü, dünya genelinde ise kadınlarda meme kanserinden sonra 2’nci sıklıkta görülmektedir.
Kolon kanserinin karında huzursuzluk, karın ağrısı, kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk, kansızlık, dışkıda kan gözlenmesi, dışkılama alışkanlığında değişiklik gibi belirtiler verebileceğini ifade eden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Levent Demirtürk, bu belirtilerin, kanserin yerleştiği bölgeye göre değişiklik gösterebileceğini söyleyerek kolon kanserinin ortaya çıkma nedenleri, tanı ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgi verdi.
BESLENME BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Kolon kanserinde yaş en temel risk faktörütür. 50 yaşından itibaren kalın bağırsak kanserinin görülme sıklığı artmaktadır. Hareketsiz yaşam süren, dengesiz beslenen, alkol, tütün mamülleri tüketen, iltihabi bağırsak hastalığı olan, bağırsağında kanser öncüsü polip bulunan, ailesinde kolon kanseri geçmişi olan ve kendisinde daha önce tespit edilmiş başka kanserler bulunan kişiler risk grubundadır.
Egzersiz olarak haftada en az üç gün, 45 – 60 dakika tempolu yürüyüş oldukça faydalıdır. Kırmızı et tüketimi azaltılmalı, salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş et tüketiminden uzak durulmalı, taze sebze, meyve, kalsiyum, lif, omega 3, folat, B vitamini de içeren dengeli beslenmeye dikkat edilmeli, kömürle doğrudan temas ederek pişen gıdalar mümkünse tüketilmemeli, ideal kilo muhafaza edilmelidir.
50 YAŞINDAN İTİBAREN KOLONOSKOPİ ŞART
Ailenizde kolon kanseri olmasa bile 50 yaş kolon kanseri için orta risk grubudur. Bu nedenle 50 yaşından itibaren diğer tarama yöntemlerine göre etkin olan ve günümüzde güncel yaklaşım kolonoskopi tetkikinin önerilen sürelerde yapılması ihmal edilmemeli.
Kolon kanseri, erken evrede teşhis edilmediği takdirde ölümcül seyredebilen hastalıktır. Erken evrede teşhis edilip takip ve tedavi edilen hastalar normal yaşamlarını sürdürebilirler. Kanser tanısı konulan hastalarda tedavi, kanserin bağırsakta yerleştiği yere, tutulan kısmın uzunluğuna, etrafa veya bir başka organa yayılıp, yayılmamasına göre farklılık gösterir. Bu bağlamda genel olarak tümörlü kısmın veya bağırsağın bir bölümünün alınması veya radyoterapi, kemoterapi uygulanması gerekebilir.
Tedavi edici cerrahi şansı olmayan hastalarda ise bağırsak tıkanıklığının önlenmesi amacıyla, tümörün yeri de uygunsa metalik stent takılması veya kemoterapi uygulaması başlıca tedavi uygulamalarıdır.