Dünyada dağılımı yaşa, cinsiyete, deneyime, kültüre ve hatta zamana göre değişen sayısız fobi var. Hastalık kapma korkusunun (nozofobi) son 2 yıldır sıralamada birkaç adım öne geçtiğine şüphe yok.
Sürekli değişken olduğu için dünyadaki en yaygın fobileri kesin olarak belirlemek zordur. Kasırga fobisi (lilapsofobi) Amerika Birleşik Devletleri’nde doğal olarak çok fazlayken, Hindistan’da daha çok yılan fobisi (ofiofobi) hakimdir.
Fobi, doğrudan bir tehlike arz etmeyen bir nesneden veya durumdan 6 aydan uzun bir süre boyunca kendini gösteren, mantıksız ve bazen engelleyici bir korkudur. Çoğunlukla doğal ve gerekli bir hayatta kalma refleksi olan korkudan farklıdır.
Bir yılanla yüz yüze geldiğinizde size kaçmak için ekstra enerji veren korkudur. Ancak, ekranda aynı hayvanı gördüğünüzde veya birisi elinize yapay ve zararsız bir yılanı koyduğunda kendinizden geçmenize ve gözlerinizi kapatmanıza neden olan fobidir.
Üç fobi kategorisi vardır; belirli bir nesne veya duruma odaklanan sosyal fobi, agorafobi ve özgül fobiler.
AZ BİLİNEN FOBİLER
Fobiler birçok biçimde ortaya çıkabilir ve onları birbirinden ayıracak yüzden fazla kelime olsa da hepsinin isimleri yoktur. Bazıları o kadar nadirdir ki, sadece birkaç insanı etkiler.
Herkesin kelimelere dökemeyeceği mantıksız korkuları olabilir. Örneğin, odanıza izinsiz girme veya belirli yerlerde tam olarak nefes alamama korkunuz olabilir.
İşte az bilinen bazı fobiler:
– Akarofobi (akar, böcek ve solucan gibi küçük canlılardan korkma),
– Katizofobi (oturma korkusu),
– Genufobi (diz korkusu veya diz çökme eylemi),
– Koumpounofobi (giysilerdeki düğmelerden korkma ),
– Ostrakonofobi (deniz yumuşakçalarından korkma ),
– Pogonofobi (sakal korkusu),
– Ksantofobi (sarı renkten korkma)
– Ekofobi (iklim değişikliği karşısında derin çaresizlik duygusu).
EN YAYGIN 10 FOBİ
Peki, en yaygın fobiler nelerdir? Yaklaşık 10 bin katılımcıdan oluşan bir çalışma, en yaygın 10 fobiyi şu şekilde açıklıyor:
1. Akrofobi: Yükseklik korkusu
2. Aerofobi: Uçma korkusu
3. Araknofobi: Örümcek korkusu
4. Astrofobi: Şimşek ve fırtına korkusu
5. Otofobi: Yalnız kalma korkusu
6. Klostrofobi: Kapalı alan korkusu
7. Hematofobi: Kan korkusu
8. Aquafobi: Su ve boğulma korkusu
9. Ofiyofobi: Yılan korkusu
10. Zoofobi: Hayvan korkusu
Bu çalışmanın yayınlanmasından kısa bir süre sonra, dünya o kadar çok değişti ki, nomofobinin (cep telefonunuzun yanınızda olmaması veya bataryanın olmaması korkusu) oldukça yaygın olduğu keşfedildi. Bugün ise koronafobi kendini gösteriyor. Bu nedenle fobiler oldukça değişkendir ve yaygınlıkları değişebilir.
FOBİNİZ OLUP OLMADIĞINI NASIL ANLARSINIZ?
Korkmak normaldir, bu doğal bir hayatta kalma refleksidir. Korku, artık bir tehlikeyle bağlantılı olmadığında bir fobi haline gelir, kendi içinde tehlikeli olmayan bir şeyden korkulur.
Bir hayvan (köpek, fare, örümcek vb.), doğal bir durum (kan, fırtına vb.), veya bir durumdan (uçakta, köprüde olmak) oluşan korku fobiye dönüşebilir. Korku aşırılaştığında ve günlük yaşamı bozduğunda tedavi edilmeli ve bunun için bir uzmana danışmak ihmal edilmemelidir.
FOBİ BELİRTİLERİ
Bir fobi, şiddetli ve kontrol edilmesi zor veya imkansız belirtilere neden olur. Fobiye neden olan şeyle karşılaşıldığında kaygıda artış, endişe, çok hızlı atmaya başlayan kalp görülebilir. Genellikle psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkların bir karışımı vardır, örneğin kaşıntı ve migren aynı anda görülebilir.
Bir fobinin başka bir tanımlayıcı özelliği de belirtilerin kişiyi korkutan şey mevcut olmasa bile düşündüğü anda ortaya çıkmasıdır. Buna beklenti anksiyetesi denir. Örneğin kan fobisi durumunda, belirtileri hissetmek için kanlı bir durumu hayal etmek yeterlidir.
Bazı durumlarda, fobi gerçek bir panik atağı tetikleyebilir. Yaklaşık yirmi dakika süren yoğun anksiyete atağı yaşanır. Yoğun bir korku hissi, ani bir tehlike hissi ve titreme, terleme, sıcak basmaları, boğulma hissi, nefes alamama, baygınlık, mide bulantısı ve karın ağrısı gibi şiddetli fiziksel belirtiler vardır.
FOBİ BİR HASTALIK MIDIR?
Fobi tıbbi olarak bir anksiyete bozukluğu olarak sınıflandırılır. Ancak sosyal, ailevi veya iş yaşamını gerçekten etkiliyorsa bir hastalık haline gelir. Ayrıca, fobi kahve, alkol, uyuşturucu gibi bağımlılıklarla tedavi edilmeye çalışılıyorsa veya migren gibi bedensel rahatsızlıklar ortaya çıkıyorsa mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.
Bazı fobiler, güçlü olsalar bile tıbbi tedaviye ihtiyaç duymazlar çünkü günlük yaşama müdahale etmezler. Örneğin, palyaço fobiniz varsa palyaçoların olduğu yerlerden ve filmlerden kaçınmak sizi rahatlatır. Ancak bu yöntem ne yazık ki her zaman uygulanamaz, kedi fobisi olan ailurofobi yaşıyorsanız, onları görmekten her zaman kaçınmanız zor olacaktır.
Fobi nasıl teşhis edilir?
Çoğu zaman kişi fobisini iyi bilir. Bazı durumlarda ise bunu gösterenler etraftaki insanlar olur. Tedavi gerektiren bir fobik bozukluğu teşhis etmek için uzmanlar birkaç kritere güvenirler:
– En az 6 aydır var olan yoğun bir korku,
– Var olabilecek tehlikeyle orantısız bir korku,
– Belirli bir durum veya nesne ile bağlantılı korku,
– Korkunun ilgili nesne veya durumla karşılaşır karşılaşmaz tetiklenmesi,
– Kişiyi bu özel durumdan veya nesneden kaçınmaya zorlaması,
– Günlük yaşamda önemli bir rahatsızlık kaynağı olması.
Fobinizin bu kriterlere uygun olduğunu düşünüyorsanız bir uzmana görünmelisiniz.
GÖZDEN KAÇIRILMAMASI GEREKEN 2 KORKU: AGORAFOBİ VE SOSYAL FOBİ
Agorafobi yaşadığınızda, halka açık bir yerde veya kaçamayacağınız geniş bir kapalı alanda olmaktan korkarsınız. Yani bu sadece bir kalabalık fobisi değildir. Otobüslerde, trenlerde, sinemalarda, alışveriş merkezlerinde, parklarda da agorafobik olabilirsiniz.
Agorafobi genellikle 18 ila 35 yaşları arasında ortaya çıkar ve çoğunlukla kadınları etkiler, tedavi edilmezse günlük yaşamda büyük bir dezavantaj olabilir. Bazı insanlar evde kapalı kalır ve zorlukla dışarı çıkmayı başarır. Bu nedenle, agorafobi belirtileriniz olduğunu düşündüğünüz anda, daha kötüye gitmeden önce bir uzmana danışmanız önemlidir.
Sosyal fobi ise toplumda basit bir kırgınlığın çok daha ötesidir. Başkaları tarafından yargılanma, gülünç veya aşağılanmış hissetme konusundaki ısrarlı ve yoğun korkudur. Bazı belirtiler utangaçlığa yakın olsa da (örneğin kızarma) sadece utangaçlık değildir. Sosyal fobi durumunda titreme, kalp çarpıntısı veya mide bulantısı olabilir. Bazen panik atak görülebilir.
Bu tür bir fobiye sahip olduğunuzda diğer insanlarla birlikte olmak o kadar rahatsız edici hale gelir ki, sosyal ilişkilerden ve etkileşimlerden mümkün olduğunca kaçınmaya çalışırsınız. Ofis toplantıları, davetler ve sınavlar size oldukça zor gelir. Etkilenen kişi, her şeyin tamamen farkındadır, bu olaylara katılmasında bir sakınca yoktur ama korkusunu yenemez. Günlük hayatını çok karmaşık hale getirir.
Sosyal fobinin hem erkek hem de kadın nüfusun yaklaşık yüzde 3’ünü etkilediği tahmin edilmektedir. Belirtileri zamanla kötüleşme eğilimindedir. Bu nedenle, rahatsız edici hale gelirlerse mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.
FOBİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Bir fobiyi tedavi etmek mümkündür. Fobi tedavi edilmezse endişe ve korkular bağımlılıklarla giderilmek istenebilir ve bazı durumlarda tedavi edilmeyen bir fobi depresyona yol açabilir.
Basit fobiler için en etkili tedavi bilişsel davranışçı terapidir (BDT). Eğitimli bir profesyonelin yardımıyla, sizi korkutan durumlarla yüzleşmeyi yavaş yavaş öğrenebilirsiniz. 12 ila 25 seanstan sonra, bu terapi duyarsızlaştırma, korkunun koşulsuzlaştırılması ile sonuçlanır. Tıbbi hipnoz da belirli fobi vakalarında faydalı olabilir.
Daha büyük bir fobi, (agorafobi ve sosyal fobi gibi) BDT’ye ek olarak psikolojik destek de önemlidir. Duruma göre bir psikolog veya psikiyatrist tarafından destek sağlanabilir. Ayrıca grup terapisi çok etkilidir. Derinlemesine bir psikolojik çalışma, fobinin kökenini anlamak için yararlıdır.
Son olarak, belirli karmaşık fobi vakalarında veya tedaviye alternatif olarak bir ilaç tedavisi önerilebilir. Antidepresanlar veya anksiyolitik ilaçlar kullanılabilir.
Tedavide günlük olarak benimsenmesi gereken birkaç yaşam kuralı da vardır. Psikolojik tedaviye ek olarak dengeli bir günlük yaşam, aşırı yaygın bir fobiyle savaşmanıza yardımcı olacaktır. Yeterli uyku, iyi yemek ve egzersiz için zaman ayırmak gerekir. Alkol, tütün ve uyuşturucu maddelerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.